Günlük Tutma

Günlük Tutma

Okuma yazma öğrenmeye başladıktan sonra bizimkiler elime güzel, pırıltı bir defter tutuşturup "buna günlük derler, buna hergün başından geçenleri yazmalısın" filan dediklerini hatırlıyorum.
Okul öncesi yaşlarımda da günlük tutmak hakkında konuştuğumuzu hatırlıyorum. Günce de denirmiş bu günlüğe, ama ben günlük lafını daha çok sevdim.
Daha önce yazmıştım günlük tutma işinden hiç hoşlanmadığımı.

Ama şimdi soruyorum:
Bu yaptığım nedir?
Günlük tutmanın bilgisayarda yapılanı.
O zaman bizimkileri eleştirmek hakkım: Benim aslında sevebileceğim bir etkinliği bana nasıl sunacaklarını bilememişler.
Belki daha iyi yaklaşsalarmış bu olaya ben de daha iyi bir blogçu olabilirmişim. Yıllarımı yediniz benim!

Sevgili arkadaşlarım, günlük tutmanın demek birden fazla yolu varmış. Kızlar belki cicili bicili defterlerden hoşlanabilirler, onlar oraya tutsunlar.
Şimdi düşünüyorum da bana öyle parıltılı değil de adam gibi bir defter bile verseler durum farklı olabilirmiş. Ben büyük ihtimalle deftere uyuz olduğum için günlük tutma işine pek bulaşmadım.

Bence siz de deneyin, deftere yazmayı veya blogspottan bir adres alıp burada yazmayı. Büyük dayım (babamın dayısı) bana günlüğünü göstermişti 2-3 yıl önce bir İstanbul'a gittiğimizde.
Gençliğinde hangi tarihte hangi filmi izlediğini, hangi sinemada izlediğini, hangi oyuncuların oynadığını, kiminle seyrettiğini tek tek sayabiliyor. Hani yazdım ya "Eski Filmlerden Hoşlanır Mısınız?" diye, hep o filmler var defterde!
Bütün anılarını ölümsüz kılmış dayı. Bazı sayfalarını göstermedi bana.

Acaba neler vardı o sayfalarda!

Fotoğraf çekmekten daha iyi günlük tutmak, çünkü duygularınızı da yazabiliyorsunuz, fotoğraf kuru bir belge olarak kalıyor günlüğün yanında.

Aşağıya bir örnek ekliyorum. Dinleyin ve mesela yarım kalan yerden sonrasını siz tamamlayın. Hatta yazdıklarınızı da buraya ekleyin.




İlgili Yazılarım:

Eski Filmlerden Hoşlanır Mısınız?
Okul Çağı Oyunları
Televizyon Olmasaydı Bizi Nasıl Oyalardınız