Gittiğim Yerler - İznik
Daha önce yazmıştım: Sömestr tatilinin ilk haftası Bursa ve çevresindeydim.
Bende en çok iz bırakan iki yer oldu bu gezide:
İznik ve Mudanya.
Bizimkiler Trilye (Zeytinbağı ) denen bir köy var Mudanya yakınlarında, orayı pek sevdiler, ama çok bakımsızdı.
Ben sevmedim.
Herşeyden önce kışın yolculuk yapmak pek yaz yolculuklarına benzemiyor. Biraz problemli. İçersi sıcak, dışarsı soğuk. Yol ya yağmurlu ya kar yağıyor. Hiçbir şey yağmasa bile hava hep kapalı. İznik'i sevmeme belki de o gün havanın biraz olsun güneşli olması neden olmuştur.
İznik Bursa'ya çok yakın. Aslında İstanbul'a da yakın. Çünkü Hızlı Feribot bağlantıları var. Haritaya baktığınızda da göreceksiniz, ne taraftan gelirseniz gelin Türkiye'nin 5. büyük gölü olan İznik Gölü'nün güzel manzarası size yolda eşlik ediyor.
"Bu göl,İznik Gölü'dür.Şehre girerken özel bir yere geldiğinizi hissediyorsunuz. Her tarafta tarihi eserler. Yolda zaten bizimkiler tarafından bilgi bombardımanına tutulmuşum; toplanan konsüller, çiniler, hamamlar... Şehrin tam ortasında Aya Sofya kilisesi var.
Durgundur,
Karanlıktır,
Derindir,
Bir kuyu su gibi, içindedir dağların"
(Nazım Hikmet)
İşçiler biz gittiğimizde çalışıyorlardı. Restorasyon sürüyor. İlk olarak M.S. VII. yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilmiş, sonra Bizanslılar kullanmış. 787 yılında 7.konsül toplanmış. Konsül, konsil de deniyor kimi yerlerde, hristiyan din adamlarının dinle ilgili sorunları tartışmak ve karar vermek üzere toplanmalarına deniyor. İznik'te bir de 375 yılında 1.konsül toplanmış. Türkiye topraklarında ise toplam 7 konsül toplanmış. Toplantıyı seviyorlarmış demek ki hristiyan din adamları....
Aya Sofya kilisesi yakınında eski çini atölyelerinin kazı alanı var. Hemen karşısında da eski bir hamam bir çini atelyesi olarak kullanılıyor. Orayı gezdik, ufak tefek birşeyler aldı annem. Zaten çini ile ilgili dükkanların sayısı çok fazla.
Osmanlı'nın en büyük çini merkezlerinden olan İznik yurdumuzun bir çok ünlü yapısına çini sağlamış. Diyorlar ki o zaman yapılan çinilerin kalitesine bugün ulaşmak mümkün değilmiş. Ustalar kendilerinden sonra gelenlere sırlarını aktarmamışlar demek ki.

İznik deyip geçmeyin: İki devlete başkentlik yapmış; Selçuklulara ve Osmanlılara. Her sokağından ayrı bir kültüre ait ayrı bir yapı çıkıyor karşınıza. Birçok kilise, cami, çeşme, hamam var.
Nilüfer Hatun imareti müze olarak kullanılıyor.
Nilüfer Hatun kim: Nilüfer Hatun bir Bizans tekfurunun kızı. Orhan Gazi ile evleniyor. 1.Murat'ın da annesi. Bursa'da Çekirge'de 1.Murat (Murat Hüdevendigar) adına cami ve türbe var.
İznik ile ilgili bilgi isteyenler aşağıdaki videoyu izleyebilirler. İznik kısaca ama güzel bir biçimde anlatılıyor. Videoda yalnız birşey dikkatimi çekti: Ben İznik iki kere başkent olmuş diye biliyordum, burada 4 kere başkent oldu diyor. Birileri yanılıyor...
Gelelim işin en can alıcı yerine. Çini, cami, kilise, müze gezince insanın karnı acıkıyor. Yolculuklarımızın en sık sorulan sorusudur, "bu öğlen/akşam ne yiyeceğiz", yemek yenildikten sonra bir sonraki öğünün nerede yenilebileceğine dair yolun anlamlı bir bölümünü kapsayan tartışmalar sürer gider.
İznik'te göl kenarında lokantalar var. Biri pek meşhur. Orada gölden tutulan sazan, yayın gibi tatlı su balıklarından değişik yemekler yapıyorlar. Balık çorbası önerilir. Ben balık az yeme pahasına iki porsiyon çorba içtim. Çok da acıkmıştım, hala tadı damağımda.
Ha, bu arada her taraf zeytin ağacı ve en az çini dükkanları kadar zeytin ve zeytinyağı satan yer var. Ama bizimkiler Burhaniye zeytinyağına heralde duygusal olarak bağlandıkları için buradaki zeytincilerin, zeytinyağcıların yüzüne bakmadılar bile. Dünyanın en güzel zeytinyağı Edremit Körfezi çevresinden (Küçükkuyu, Edremit, Burhaniye, Altınoluk...) çıkarmış. Ben onların yalancısıyım.
Sonuç olarak; İznik'i henüz görmediyseniz görün derim. Unutulmayacaklar: Balık çorbası, çini, göl manzarası ve tarihi yapılar...

İlgili Yazılarım:
Kışın Çocuklarla Yolculuk
GİTTİĞİM YERLER Zeus Altarı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder